top of page

Tir Tir Titretici Bir Björk Şarkısı: MIDSOMMAR

  • Yazarın fotoğrafı: Eşref Alemdar
    Eşref Alemdar
  • 20 Eyl 2020
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 8 May 2021

Huzursuzluk ve derin bir korkuyu harmanlayan yönetmen elinde testereyle duyularınıza saldırıyor. Hem de güpegündüzde geçen bir sinema filmiyle yapıyor bunu. Aydınlık tekinsizlik yaratıyor. Ödünüz patlıyor.



Not: Filmden pek çok ipucu yazıda yer almaktadır.

ABD’li yönetmen Ari Aster’in son filmi Midsommar’ın (Ortayaz ya da Yaz Ortası) özel gösterimindeyiz. (Çok bilmişler Midsommar’ı Türkçeye Ritüel olarak çevirmiş. Keza adamın bir önceki filmi Soysal/Kalıtsal'ı (Hereditary) da Ayin diye çevirmişlerdi. Neden ki?) Perdede beliren ilk görüntülerle farklı bir filmde olduğumuzu anlıyoruz. Beyaz perdede iğne yapraklı ağaçların üstüne kar yağıyor. Çekimde havaya kül karışmış gibi bir filtre kullanılmış. Belki de ben öyle zannediyorum. Manzara buz gibi.. donuk. Kışın sessizliği kulaklarımızı dolduruyor. Karın yağışına odaklanıyor kamera. Kar taneleri hızla birbirinin içine geçiyor, loşlukta, donuklukta.. devinim ve renksizlik gözleri sızlatıyor. Hop oradan bir odaya zıplıyoruz. Oldukça gergin sinir bozucu bir kız görüyoruz. Kardeşinden bir e-posta almış. Bipolar velet çok can sıkıcı şeyler yazmış ve kız bir sinir krizinin eşiğinde... Film de seyirciyi tam bu atmosferde tutmaya ayarlı. Ailesinin yaşadığı evi telefonla arıyor. Evde telefon çalıyor ama kimse bakmıyor. Anne ve baba yan yana yatakta çok derin bir uykuda. Kız endişe içinde ama endişesiz bir yapmacıklıkla telesekretere bir mesaj bırakıyor. Sinir uçlarınızda bir eğe çoktan gezinmeye başladı. Bu eğelenme duygusu filmin tını miksajıyla destekleniyor. Başka dünyalı, deprem üzerinden ölümü çağrıştıran bir tını bu. Yönetmen muştuluyor.. ayaklarınızın altındaki zemini yerle bir edeceğim! Bu anlamda bir tınıyı (Dönüş Yok-Irreversible- daha doğru tercüme etmek istersek “Tersindirilemez” gibi bir sözcük uydurmamız gerekiyor.. uyduralım) Gaspar Noe kullandı. Ben de çoktan bambaşka bir sinema evrenine düştüğümü anlıyorum. Film gelenekçi Holyywod’un değişimini muştuluyor. Afalladım. Bu afallama hali film boyunca sürecek. Film başlamadan önce seyirciye hoş geldin diyen bu özel gösterimin ev sahibi kadın bu filmden girdiğiniz gibi çıkamayacaksınız demişti. Aklım kadında. Ufak ufak ne demek istediğini anlıyorum. Hiç abartmamış.

Krizin eşiğindeki kız erkek arkadaşını arıyor. Yaptığından dolayı tedirgin. Erkek arkadaşına çok mıymıy ettiğini ve delikanlıyı elinden kaçıracağını düşünüyor Sorunlu bir ilişkisi olduğunu anladığımız kızın erkek arkadaşı onu kıracağı korkusuyla ilişkiyi sürdürüyor.. ya da başka bir şey. Bu sorunlu çift genç adamın erkek arkadaşlarıyla beraber İsveç’in ufak bir beldesine seyahate çıkıyorlar. İsveç’teyiz. Gün ışığı, yeşillikler, çiçekler, böcekler, bahar bu be bahar.. her yerde. Bizimkiler araba kullanırken biz kır manzarasını seyrediyoruz. Sonra kamera vizörün ekseninde dönüyor.. görüntü de. Yol gökyüzünün olması gereken yere çıkıyor. Yolun üzerinde bizimkilerin aracı tepetaklak.. ilerliyorlar. Aşağıda gökyüzü. Bir kez daha aklıma “Tersindirilemez” geliyor. Kameranın böyle kullanılarak seyircinin allak bullak edildiği vurucu filmdi. Ari dedi: bildiğiniz dünya bu sınırda bitiyor. Yolda duruyorlar ve bitkisel uyuşturucular alıyorlar. Durum iyice psychodelic bir hal alıyor. Gidişat tekinsiz.



Özel bir kutlama için cinsiyetsiz denilebilecek beyaz robalara bürünmüş bir grup insanın yaşadığı köye varılıyor. Ziyaretçilerin arasındaki İsveçli genç adam klanını tanıtıyor. Bir külte özgü bir şeyler olacağı artık aşikâr. Kült üyelerinin sahnelenmiş yaşamı kamerayla bize iletiliyor. Feragat ve mutluluk üzerinden bir felsefe geliştirmiş komünle tanışıyoruz. Her yer apaydınlık, güneş ışıyor ve biz korkudan ölüyoruz. Eğe sinir uçlarımızı törpülemeye devam ediyor. Filmin en şok edici sahnesinde Jodorowsky’e selam duruluyor. Korkudan kötürüm olduk. Bakması yürek isteyen böyle sahneler var. Film ilerliyor ve mesaj veriyor; benim alt metinlerimle ilgilenme. Tamam alt metinler yoğun ama ilgilenme, o alt metinlerle üstte gördüğün, apaçık gördüğün henüz anlam veremediğin belki de hiç veremeyeceğin kütleyle ilgilen. Yine de benim aklım duvara çizili yanan ayıda kalıyor ve n’olur ama n’olur Ari bana bu hayvanın canlı canlı yakılmasını izletmesin, bu alt metnin bir parçası olsun diye içimden geçiriyorum. Rahatsızlığıma ve korkuma bir de bunu ekliyor hin. Ziyaretçiler birer ikişer ortadan kayboluyor ve kayboluşları hep netameli. Kızımızın erkek arkadaşına ergen bir İsveçli kız abayı yakıyor.. onu çiftleşmek için seçiyor. Dahası filmi anlatmaya gireceğinden burada keselim.


Yönetmen doğru söylüyor, kendinize bir iyilik yapın ve bu filmin alt metinleriyle uğraşmayın. Yönetmenin önünüze fırlattığı algılanması için gerekli olan organın bünyenizde bulunmadığı dev, biçimsiz kütleye odaklanın. O kütleden ses miksajı, alt üst edilmiş bir korku sineması janrı, sağlam oyunculuklar, “sahnelenen” bir sinema anlayışı, acayiplik, korkudan ölürken ne olur biraz gülebileyim arzusu ve sıkıntısı ve ardından bunun gelmesini bekleme gibi şeylere odaklanın. Bu film bir Björk ya da Arca şarkısı perspektifinden manalı. Onların şarkılarındaki gibi muamma ve iticilik, içine girilemezlik ama şarkıya tutulma, taş, toprak, hava, soğuk, sıkıntı, cinsellik vs var. Bu film insanı tir tir titreten bir Björk şarkısı. Genel geçer alt metin didiklemesi beyhude. Didiklediğinde bulduğun şeyler yüzeyde sana sunulan büyük kütlenin esrarengiz güzelliğine dair bir şey sunmayacak. Bırakın muamma kalsın oralar. David Lynch’in filmlerindeki her şeyi didikletmemesinin, açık etmemesinin ardında muammanın tüyler ürpertici estetiği yatar. Adam dibine dek haklıdır. Yüzeyde kalın ve sıyırıcılarınızı çalıştırın. Sıyırabildiğiniz kadar sıyırın dibi boş verin. Filmin güzelliği, iticiliği, hafızaya kazılışı ve gitmemesi, sizi yaklaşık iki saat önceki sizden farklı kıldığı şey orada.


Eşref Alemdar

eshrefalemdar@hotmail.com


 
 
 

Комментарии


© 2023 by The Artifact. Proudly created with Wix.com

bottom of page