Cehalet Çiçekleri
- Eşref Alemdar
- 21 Tem 2023
- 3 dakikada okunur
Cehaletin örgütlenişi, bir grup veya toplum içinde bilgisizlik ya da yanlış bilginin sürekli olarak yayılması ve egemen hale gelmesi olarak tanımlanıyor. Yani toplumda hemen herkese dokunan bir olgu ve başımız bununla fena halde dertte.

Örgütlü cehalet tanım itibarıyla eleştirel düşünmenin, bilgiye erişimin ve eğitimin sınırlı olması durumunda ortaya çıkıyor ve belirli bir hiyerarşik yapıya ihtiyaç duymuyor. Ancak, belli hiyerarşik sistemler veya kurumlar tarafından araçsallaştırılıp keyifle kullanılabiliyor. Örgütlü cehaletin en önemli nosyonlarından biri eğitim verenleri, bilgiye eriştirenleri, eleştirel düşünenleri iradi ve irade dışı dinamiklerle etkisi altına alabilmesi. Cehaleti ortadan kaldıracağı düşünülen bu kitlenin yarı aydınlığı ya da sakil cehaleti sorunun daha da katmanlaşmasına, çetrefilleşmesine neden oluyor. Maşallahımız var, bilgiye erişimi medya ve internet yoluyla fazlasıyla çözdük ama eleştirel düşünmeyi, bilimsel, felsefi ve dinsel olanı bunların birbirinden ayrımını bilmeyen cahil kitle problemini çözemediğimiz için bu aygıtlar süfli biçimde kullanılıyor. Akılcı eğitimi sağlayamadık, eğitmenin ve öğretmenin yarı aydın olmasını çözemedik. Her yerde eşzamanlı olarak bizi bilgileriyle sulayanların eksik bilmelerine, hezeyanlarına gark oluyoruz. Tabi bu perspektif gerçeği gören azınlıkça idrak ediliyor. Günümüzde gerçeğin doğası bu kadar tartışılırken ve medya, internet yoluyla yeni gerçeklikler yaratılabilirken konu mücadelesi çetrefilli bir hale geliyor. Keşmekeş yaşanıyor. Örgütlü cehalet sürekli tahkim edilen kaleler gibi dimdik, özgüvenli, atarlı ve bize tepeden tepeden bakıyor. Bu kaleler yanlış bilgi, propaganda veya sansür yoluyla kendilerini süreğen kılıyor.
Oysa ki Türk Devrimi, padişah ve danışmanlarının, iktidarlarını tehdit eden fikirleri veya benimsenmiş normlara karşı çıkan fikirleri bastırmasını ortadan kaldırmak için yapıldı. Amaç cehaletin örgütlenişini durdurmaktı.
Kültürel Devrime gelmeden önce Tanzimat Döneminde (1839-1876), Osmanlı’nın kendisi önemli bir reforma kalkışıp modernleşmeyi hedefledi. Eğitimi teşvik etmek ve yeni kurumlar kurmak için çabalar gösterildi, ne var ki reformlar yavaş ve eşit bir şekilde uygulanamadı. Bu nedenle, eğitime erişim sınırlı kaldı ve toplumda örgütlü cehaletin devam etmesine neden oldu.
Genç Osmanlılar Hareketi (1908-1918) çürümekte olan Osmanlı İmparatorluğu' nu reform yaparak modernleştirmeyi amaçladı fakat devleti modernleştirmeyi hedeflerken, hareket eğitim ve siyasi katılımı tam anlamıyla kapsamadı. Örgütlü cehalet varlığını sürdürdü. Belirli grupların marjinalleşmesine karşı koyamadı. Nitelikli eğitim ve siyasi katılımı toplumun geneline yayamadı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin (1923-günümüz) kurulmasının ardından, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde laiklik ve modernleşmeye vurgu yapıldı. Eğitim reformları hayata geçirildi ve okuryazarlık ve bilimsel bilgiye erişim sağlama çabaları yapıldı. Bu reformlar, kentsel bölgelerde eğitimi önemli ölçüde iyileştirdi, ancak kırsal bölgelerde kaliteli eğitime erişim zorlukları devam etti ve örgütlü cehalet yaşayakalmayı sürdürdü.
Öyle görünüyor ki, kültürel normlarımız cehalete görkemli çiçeklerini yetiştirmek için olanak sağlıyor. Laiklik, özgür ve eleştirel düşünce, dil devrimi, cinsiyet ve cinsel yönelimler eşitliği, aydınlanmacı eğitim, anayasal ve yasal değişim heyecanı uzunca bir zamandır büyük bir erozyona tabi. Grup normlarına uymak ve benimsenmiş inançlara meydan okumaktan kaçınmak cehaletin çiçeklerini gübreledikçe gübreliyor ve onları capcanlı, tazecik ve güçlü kılıyor. Elbette ki yapay zeka çağındayız ve çiçeklerin bu teknolojiden yararlanılarak yetiştirilmesi gerekiyor. Bilinen bir gerçek ki insanlar kendilerini benzer düşünen kişilerle çevreleyerek mutluluk diyarlarını yaratırlar. Yalnızca “mevcut bilgi ve inançları” pekiştiren bilgi tüketme eğilimiyle eskilerin yankı odaları dediği engin cehalet çiçekleri seraları yaratılıyor. Bu seralarda mütemadiyen TV ve bilgisayar ekranları açık. Taraflı ve sansasyonel haberler, yanlış ya da saptırılmış bilgiler çiçeklere manevi destek sağlıyor. Siyasi aktörler cehalet çiçeklerinin yetişebilmesi için daha geniş seralar planlıyor ve hayata geçiriyorlar. Bilgiyi kontrol ederek veya şekillendirerek, kamuoyunu ve desteğini alıyorlar. Kasıtlı yanlış bilgi ve komplo teorilerini yayıyor, örgütlü cehaletin devam etmesine katkıda bulunuyorlar. Buna insanların, mevcut inançlarını doğrulayan bilgiyi arama ve meydan okuyan bilgiyi görmezden gelme eğilimi de omuz veriyor. Bu bilişsel yanlış, cehaletin çiçeklerini her gün suluyor, gübreliyor. Çiçekler artıyor, seralar genişliyor. Bi sevinç bi coşku pıtırcıklanıyor buralarda.
Seranın dışında olanlar olup bitene ağızları açık, karanlıkta gözlerine fener ışığı tutulmuş tavşan gibi kalakalmış bakıyorlar. Aslında yapılması gereken örgütlü cehaletle nasıl mücadele edeceğine kafa yormak. Yol zorlu. Medyada doğru bilgiye erişimin nasıl olacağını anlatmak, okuryazarlığı ve eleştirel düşünme becerilerini teşvik etmek, herkesin kaliteli eğitime erişimini sağlamak ve açık diyalog ve farklı bakış açılarına saygı duymak genelleştirilmeli.
İyi ki yapılacaklar belli ve imha edilemez bir halde.
コメント